O marka bilgisayarlarla müzik yaparken tanıştım. Daha sonra masa üstü yayıncılıkta o küçük kutulardan bir sürüsünü yan yana dizip kullananlardanım. Üretilmeye başladığından beri onunla şu veya bu şekilde bir beraberliğimiz oldu. Şu anda 2 tanesi kullanımımda.
Yıllar içinde bakımdan yana çok az sorunum olduğunu söylemeliyim. Sorun olduğunda da bana hep hızlı servis veren birileri vardı. Hele virüslere dayanıklı olmaları da üstüne cabasıydı.
Geçen gün bilgisayarımın açılmama ısrarı karşısında telefonla İstanbul’daki satış noktalarından birini aradım. Servis için İnternet’ten kayıt olmanız lazım dediler. Denedim. Beceremedim. Aynı kişiyi tekrar aradım. Saat gece yarısı 12’de aramam gerektiğini ve genelde çok arayan olduğu için o günün randevularının 15 dakika gibi bir süre içinde bittiğini söyledi.
Bu benim için ya “Ürünlerim artık o kadar kalitesiz ki bakımdan başımızı alamıyoruz” veya “Benden malı aldınız ve o paraları ödediniz ya, şimdi bekleyin bakalım” demek.
Dev şirketlerin bilhassa hizmet verme konusunda o kadar çok açık noktaları var ki. Büyüdükçe istedikleri her şeyi yapabileceklerini düşünüyorlar ve eğer dikkat etmezsek onların kuklası olabiliriz. Ama bu sayede daima yeni birileri daha iyi çözümler sunuyor.
Ürün ve hizmetlerinizi geliştirirken pazardaki hizmet modellerini dikkatle izleyin. Biz tüketicileri kukla etmeyenler gelecekte çok iyi iş yapacak.
Bahsettiğim şirket hangisi mi? Yazdıklarımdan anlamadıysanız kullandığınız cihazlar onlarınki değil. ☺
Haftanın şarkısı: Dido – White Flag (2003)