Şubat 1999. Adamın biri Los Angeles’daki Shrine Auditorium adlı konser salonunun sahne arkasına koşarak girer. Kadının biri ona sorgulayan gözlerle bakmaktadır. Adam kadına Andrea Bocelli’nin provalara yetişemeyeceğini ama Josh Groban adlı bir gencin onun yerini alabileceğini söyler. Celin Dion ismindeki kadın bu çözümden hoşlanmamıştır ama David Foster ismindeki adam orkestra şefi olarak onu bu deneme için ikna eder. Grammy Awards için prova yapmaktadırlar.
Groban’ın performansı sadece Dion’u şaşırtmakla kalmaz, olayda sunucu olan Rosie O’Donnell onu ertesi haftaki şovuna davet eder. Bunu Ally McBeal televizyon dizisine çıkış takip eder. Bu gelişmeler Groban’ın kariyerinin gelişmesinde etkin rol oynar. Yaptığı kayıt sözleşmeleri sonrasında Groban Carnegie Mellon Üniversitesi’ni birinci sömestirde terk eder ve şarkıcı olarak hayatına devam etmeye karar verir.
Bütün bunlar Bocelli o gün provaya gelemediği için gerçekleşir.
Birinin geç kalması… teklifin yanlış adama verilmesi… toplantıda doğru adama rastlamak… başınıza gelebilecek bu tip olaylardan yüzlercesini listeleyebilirim… onlarcasını kendimden örnek verebilirim. Bunların hepsi şans kapılarıdır. Ya bunları fark ederek içlerinden geçer ve fırsatları yakalamaya çalışırız veya sonradan başımıza geldiklerini bile hatırlamayabiliriz.
Eğer bu kapıları görmek istiyorsak… “dışarı” çıkmalıyız… başımızı sadece gittiğimiz yöne değil her yöne bakacak şekilde konumlandırmalıyız… ve şanslı bir günümüzde olduğumuza inanmalıyız.
Haftanın müziği: Celine Dion & Josh Groban – The Prayer (2009)