Türk Dil Kurumu “tezahürat” kelimesini, “Bağırıp çağırarak, alkışlayıp tempo tutarak yapılan gösteri,” şeklinde tanımlıyor. Bu kelimeyi genellikle bir spor, müzik veya benzeri bir organizasyonla ilgili olarak kullanırız. “Ayakta” yapılanı daha da değerli kabul edilir. İş hayatında ise “tezahürat” daha çok simgesel anlamda kullanılmakta. Ben bu kelimenin aslında iş hayatında da gerçek anlamında kullanılması gerektiği kanısındayım.
Her girişimci projesinin sadece ileri bir noktasında değil daha başından itibaren, hiçbir şey için olmasa bile tanımadığı sulara yelken açma cesaretini gösterdiği için ayakta alkışlanmalıdır, diye düşünüyorum. Genelde hedef kitleye elle tutulur, dişe gelir bir sonuç göstermeden bunun gerçekleşemediğini ise deneyimlerimle biliyorum.
Çoğu müzisyenin iyi bildiği ama genelde iş hayatında akla gelmeyen bir metotla bizi izleyenleri, yani iş hayatındaki müşterilerimizi, memnun etmek mümkün. Bu metot gösterimizin daha başından onların alkışlayarak tempo tutmalarını sağlamayı içeriyor. Çoğu eminim parçası oldukları performansı çok beğeneceklerdir. ☺
Uygulamasını tam olarak İsviçreli bir şirket için çalışırken öğrendimdi: İster dahili (şirket içi) isterse harici (müşteriler) ile ilgili alınmasını istediğiniz bir karar olsun, ilgili kişilerin o kararda kendilerinin de etkili olduklarını düşünmelerini sağlayın.
Ayakta alkışlanıyor bile olabilirsiniz!
Sergey Zhilin’in Moscow City Symphony orkestrasını yönetirken bunu nasıl yaptığını görmek için: Libertango
Haftanın şarkısı: Moloko – Sing It Back (1999)