İnovasyon kelimesi son yılların en çok kullanılan kelimelerinden biri. Anlamı nedir diye sorunca size içinde “yeni” kelimesinin bolca geçtiği sayfalarca laf anlatıyorlar. Yok, bunu tek cümle ile nasıl anlatacağımı buldum, demeyeceğim. Ne biliyorsanız o doğrudur. ☺
Benim anlatmak istediğim dünya üzerinde artık bulunacak “yepyeni” pek bir şey kalmadığı ile ilgili. Bana ne derseniz deyin, çok büyük bir olasılıkla size onun bir benzerinin daha önce yapıldığını veya düşünüldüğünü gösterebilirim. Belki başka bir teknoloji ile. Örneğin üreticiler çılgın bir şekilde dijital televizyonları daha iyi gösterir hale getirmeye çalışıyorlar. Aslında yaklaşmaya çalıştıkları görüntü kalitesini yıllarca kullandık. Analog sistemlerde.
Geçen gün bir arkadaşım Mr. Bean olarak da tanıdığımız Rowan Atkinson’un The Piano Player isimli kısa gösterisini izletti. “Çok inovatif bir sanatçı,” dedi. Atkinson’un inovatifliğine hiç bir itirazım olamaz ama bu gösterinin bir benzerinin Jerry Lewis tarafından 50 yıl önce yapıldığını söylemek de gerekli.
Bizim dikkatimizi nasıl çektiklerine baktığımda, bugün inovasyon daha önce yapılmış olan veya başka bir alanda kullanılan aletleri, süreçleri vb. kendi işinize veya genel olarak hayatınıza uygulamaktan geçiyor.
Ondan sonrası etiketi koymaya kalıyor: Daha önce hiç görülmedi… En yenisi… vb.
Jerry Lewis’in Typewriter’ı için burayı, Rowan Atkinson’un The Piano Player‘i için burayı tıklayabilirsiniz.
Haftanın şarkısı: Kylie Minogue – Can´t Get You Outta My Head (2001)